Badegül
Songül
Gülcan
Ahmet
Dursun
1.SAHNE
(Bir okulun mezuniyet töreni)
Songül:
Kızlar, var ya, hepinizi çok özleyecem ha...
Gülcan:
Öyle deme kız, yani ilerde hiç mi görüşmeyeceğiz?
Songül:
Görüşürüz inşallah...
Badegül:
Görüşmemek olur mu ayol?
Songül:
Aman nenemlere benzemesin bizim de görüşmemiz!?
Badegül:
Nasılmış nenenlerin görüşmesi?
Songül:
Birbirlerini tanımıyorlar artık!!
Gülcan:
(güler) 70 yaşımıza kadar görüşürüz herhalde...
Badegül:
Of. Lise de bitti. Artık yapacak birşey kalmadı.
Songül:
Benim nikah tarihim bile belli oldu.
Badegül:
Hadi kız? Kiminle evleniyorsun?
Songül:
Devrimle... Görücü usülü. Daha ben bile tanımıyorum...
Gülcan:
Olsun be, senin en azından sözlün var. Bizim o bile yok...
-SES-
Sevgili öğrenciler, bu sene aramızdan uçacak olan kuşlarımızdan biri olarak, hepinize hayatınız boyunca başarı, sağlık ve refah diliyorum... Güle güle, sağlıcakla kalın...
2. SAHNE
(60 sene sonra. Zamanın geçişi oyuncuların hareketlerinden belli olacaktır... Badegülün evi.)
Ahmet:
Be garı!? Nerde galdı bizim moloiya?
Badegül:
Getiriyorum kocacığım!..
Ahmet:
Ha unuddum söyleyim saa... Gülcan aradıydı seni...
Badegül:
Gülcan kim?
Ahmet:
Aha liseden arkadaşınmışdı!
Badegül:
Ha bizim Gülcan. Allah allah ne isder aceba...
Ahmet:
Be gavole.. geldin 75 yaşına, halen daha liseynan uğraşın!?
Badegül:
Lise arkadaşlığı bir başka olur bilmen sen...
Ahmet:
Hıh... Sankida biz lise okumadık!
Badegül:
(telefonu eline alır... Birde telefon rehberi alır. Kocaman gözlüklerini takıp aramaya başlar) Gülcan... Gülcann.. Gülcan... Allah allah... “G” harflerinin hiçbirinde bizim Gülcanın adı yok...
Ahmet:
Nası yok be. Ben yazdım gendi elleriminan... Aradığında seni şu ben bagdım telefona, o saad yeni nümorosunu verdiydi baa...
Badegül:
Emin misin? Kesinlikle “g” harfine mi yazdın?
Ahmet
Ver be garı bakayım! (elinden alır. Bir göz atar)
Badegül:
Özür dilerim ama ters tutan!
Ahmet:
(farkeder) Dur da seni denedim. Afferim daha bunamamışın!
Badegül:
Hıh... Bize bunak deyene bak sen...
Ahmet:
Be garı! Sen “d” harfinde “g” aran?
Badegül:
Ne “d” si be?
Ahmet:
Olan manyak garı. Bak ama ha... gavolem allah için. Nasıl lise bitirdin be sen? Bak yahu “d” harfindedir.
Badegül:
Ne “d” harfi be?
Ahmet:
Aha al bak nerde aran sen “Gülcan” ı!...
Badegül:
(rehberi alır) Dursun, Derya, Dilek, Derin, Derman, Dünya, Devrim, Destan...
Ahmet:
Ey yeter. Aha gördük “d” desin... Tövbe estağfurullah!
Badegül:
Bir saniye da birşey gördüm... bak okuyorum. Doğaç, Duru, Gülcan, Doruk, Ecevit...
Ahmet:
(mahçup) İşde ondan sora interneyşınıl harflere geçer bilmen sen!
Badegül:
Allahım bize laf edene bak. “g” harfini “d” ye yazmış...
Ahmet:
Aman benim başım ağrıdı. Ben mutfağa gidip yemek yeyyom! (çıkar)
Badegül:
(telefonda konuşur) Kız gülcan, nerdesin ayol sen! Sağol ya nolsun işte, bizim ahmetle geçinip gidiyoruz. Sağol sağol. Tamam ya söylerim selamını!.. Ee beni aramışsın? Ne bileyim kızım ben onu şimdi?
Ahmet
(girer) gene neyi unuddunuz be gavole?
Badegül:
(telefonun ağzını eliyle tutar) Bizim okulda ahbap bir kız daha varmış da onun adı neymiş...
Ahmet:
(düşünür) Şey olamaz mı be? Bizi tanışdıran gıccaccık... Songül müdür nurgül müdür nedir...
Badegül:
Kim dedin? Songül?! Ha annadım. Tamam be... Evi nerde biliyor musun?
Bu arada ahmet mutfaktan bir tavuk parçası bulmuştur arsızca onu yemektedir
Tamam açıkcası bana uyar. Hadi kal sağlıcakla görüşürüz...
Ahmet:
Eee ne diyor?
Badegül:
Kim ne diyor?
Ahmet:
E işte Gülcan...
Badegül:
Ha... Küçük kaymaklıda buluşup songüllere gidecekmişiz...
Ahmet:
Ne saad?
Badegül:
İşte birkaç saat sonra...
3. SAHNE
(Bahsedilen sokak. Badegülle Ahmet girer)
Badegül:
Çekiştirip durma ahmet beni...
Ahmet:
Ne demek çekiştirip durma be? Saat 5 den beridir ki uyun. Saat oldu 8. sen böüce biriynan buluşmaycağdın?
Badegül:
Nedir ama dediğin? Bunadın sen iyice ha! Ben biriyle buluşmaycaktım bu gece...
Ahmet:
Gülcanla buluşup, Songüle gidecektin?!
Badegül:
Hade yau? Gülcan kim songül kim? Allah allah, kaybettik bizim adamı da!..
Ahmet:
Baa bag be garı. Aglınnan gonuşasın ha! Sen dedin baa ağzınnan gideceyig songüle diye.
Badegül:
Songül kim be ama?
Ahmet:
Lisede sınıf arkadaşın!
Bu arada diğer taraftan Dursun ile Gülcan girer. Onlarda çok yaşlanmıştırlar.
Gülcan:
Çekiştirip durma Dursun beni!
Dursun:
Ne demek çekiştirip durma be? Saat 5 den beridir ki uyun. Saat oldu 8. sen böüce biriynan buluşmaycağdın?
Gülcan:
Nedir ama dediğin? Bunadın sen iyice ha! Ben biriyle buluşmaycaktım bu gece...
Dursun:
Be gavole, sen badegülnan buluşup songüle gidmeycegdin?
Gülcan:
Onnar kim be?
Dursun:
Hani saat 4 de telefonda gonuşurdun be garı!
Gülcan:
Biriynan gonuşdum ama hatırlamam ya...
Dursun:
Allahım sen bana sabır ver...
Ortada buluşurlar...
Ahmet:
Ma nedir bamma sizden çegdiimiz?!
Dursun:
Ooo.. ahmet efendi... nerelerdesin oğlum sen?
Ahmet:
Biz buralardayık oğlum dursun... aha bizim garıyı çekerik...
Dursun:
Aynen benda. Planlamışlar gidsinner Songülee?
Ahmet:
Haa.. gel bırakalım biz genneri da bunnar yolunuda unudur!
Dursun:
Hade...
Dursunla Ahmet, kadınlarını köpekmiş gibi sürükleyerek sahneden dışarı çıkarırlar
4. SAHNE
(Songülün evi.)
Gülcanla Badegül oturmaktadırlar. Songül kahvelerle gelir
Songül:
İşte kahveleriniz...
Badegül:
Eline sağlıkk...
Gülcan:
Koluna sağlık.
Songül:
Ay ne iyi ettiniz de geldiniz. Tek başıma sıkılıyorum ben evde!
Badegül:
Yapma ya. Demek kocan 5 sene önce hakkı rahmetine kavuştu ha?
Gülcan:
Başın sağ olsun...
Songül:
Sağolun sağolun. İyi kocaydı Devrim. Neyse bırakın bu trajik olayları. Lisedeyken aramızda geçen konuşmaları hatırlıyorum ben...
Gülcan:
Maşşallah. Ben liseyi bile hatırlamıyorum...
Badegül:
Neymişti o konuşma...
Songül:
Ne bileyim kızım ben...
Badegül:
(Kahvesini bitirir masaya koyar) Sağolasın...
Gülcan:
Güzel kahve yapıyorsun ha! (masaya koyar)
Songül:
Afiyet olsun... Hatırlıyorum hep ilerde yapmak istediğimiz şeyleri konuşurduk...
Gülcan:
Ben hatırlamıyorum.
Badegül:
Neyi?
Gülcan:
İşte hatırlamam gereken şeyleri...
Badegül:
Neymiş onlar?
Gülcan:
İşte hatırlamıyorum!
Badegül:
Neyi?
Songül:
Of kızlar. Ben usandım...
Badegül:
Neyden?
Songül:
Sizin konuşmalarınızdan...
Badegül:
Hangilerinden?
Gülcan:
Of! Sıkıldım...
Badegül:
Neden?
Songül:
Amannn kızlar afedersiniz ya!.. Unuttum.. Bir kahve yapayım da içelim...
Badegül:
Olur. Güzel olur... (Songül çıkar.)
Gülcan:
Ne yapıyormuş?
Badegül:
Bilmem...
Bir es... Songül kahvelerle birlikte içeri gelir
Songül:
İşte kahveleriniz...
Badegül:
Eline sağlıkk...
Gülcan:
Koluna sağlık.
Songül:
Afiyet olsun.(küçük bir es) Nasıl ama?
Gülcan:
Asinin son bölümü mü?
Songül:
Nerden anladın kız? Daha ne olduğunu bile söylemedim...
Gülcan:
Bakışlarından anladım.
Badegül:
Ama keşke oğlan öyle yapmasaydı. Çünkü çok iyi hatırlıyorum, ilk bölümde kadına gidip evlenme teklif etmişti!
Gülcan:
Etmişti etmesine ama sen şimdi bak ki başka karıyla fingirdeşiyor.
Songül:
Vay alçak! (küçük bir es, kahveleri bitirip diğer fincanların yanına koyarlar) Keşke sinan doktor melteme aşık olmasaydı...
Badegül:
Öyle deme kız. İyi ki oldu. Asistan olarak müdürle flört edersen paran yükselir...
Gülcan:
Yahu bırakın onu bunu da, “kanal Z” deki o program benim çok canımı sıkıyor ya!
Songül:
Hangisi? “Tartışma Nasıl Çıkarılır” programı mı?
Gülcan:
Ha kız evet o... Çok sinir bişey...
Badegül:
Kızın hatası ama. Dikkatinizi çektimi bilmem. Spiker resim gösterdi ya arkada. Orda kız oğlanla öpüşürken arkada başka birinin elini tutuyordu.
Gülcan:
Millet azmış kızım!
Songül:
Arkadaşlar sohbetinize doyum olmaz ama size bir kahve bile yapmadım hemen yapayım da içelim.
Gülcan:
İyi olur...
Badegül:
Ne yapıyormuş?
Gülcan:
Bilmem...
Küçük bir es. Songül kahvelerle gelir
Songül:
İşte kahveleriniz...
Badegül:
Eline sağlıkk...
Gülcan:
Koluna sağlık.
Songül:
Afiyet olsun.(küçük bir es) Dedikodu gibi olmasın ama şu sokağın karşısındaki kahvenin sahibi var ya... o herif çok üç kağıtçı...
Gülcan:
Neden kız ne yaptı?
Songül:
Kahveye gelen kızlardan biriyle fingirdeşirken karısı kahveyi basmış... Hemen dostunu, kahvede başka karısı olan bir garsonun üzerine atmış. E garsonu da karısı yakalayınca apar topar boşamış...
Badegül:
Ha evet. Duydum ben bu olayı... Hep o kahvecinin alçaklığı... (fincanları diğer fincanların yanına koyarlar)
Gülcan:
Ben niye duymadım ya!
Songül:
Kahveci kahveci dedim de aklıma geldi... Evde kahveden başka birşey yok. Size kahve ikram edeyim mi? Hiç birşey içmediniz bugün...
Badegül:
Vallaha iyi olur..
Gülcan:
(telefonu çalar) Bi saniye, telefonum arıyor... Alo, kocacım. Nasılsın... Bizi almaya mı geldiniz? Ayni sokakta buluşalım? Tamam ben yolu biliyorum. Korkma korkma unutmadım. Sen beni bunak mı sandın? (telefonu kapatır) Badegül hadi kız, Dursun aradı gitmemiz lazım...
Badegül:
Dursun kim ayol?
Gülcan:
Benim ki... (gülerler) Sohbetimize doyum olmaz ama hadi kalkalım artık...
Badegül:
Görüşürüz songül...
Songül:
Bir kahve içseydiniz bari. Hiç birşey ikram edmedim size?! Neyse, Yine gelin!!!
5. SAHNE
(Biraz önceki sokak sahnesi)
Badegül:
İyi bir geceydi ama değil mi?
Gülcan:
Evet, iyi oldu böyle bir misafirlik... Ah nerde kaldı bunlar?
Badegül:
Kimler?
Gülcan:
Aha bizimkiler...
Badegül:
(düşünür) Kim gelecekse gelsin artık. Saat 11 i 3 geçe dizim var...
Ahmetle dursun girerler
Ahmet:
Yolu buldunuz ha?
Badegül:
Bulduk tabi...
Dursun:
Nasıl geçti geceniz?
Gülcan:
Müthiş...
Hepsi hareketlenir bir yere doğru giderler. Ahmet ile dursun çıkar. Gülcan ile Badegül tam çıkıyorken dururlar...
Gülcan:
O Songül ne utanmaz ama değil mi? Bir kahve bile yapmadı!
Badegül:
Kızz, songülü ne zaman gördün?..
S O N
Ulaş Öğüç