Sahnede Küfür Komik Midir?
Bizler küfre yer ve zaman değişikliğine göre değişik anlamlar yükleriz. Örneğin ‘delikanlı’ gençler kendi aralarında muhabbet ederlerken sıkça başvururlar; bu bir çeşit gelenektir, küfretmeyene ‘süt kuzusu’ bile derler. Grup içinde kendini dışlanmış bile hissedebilir. Sözün kısası küfür bazen bir köprü, bir iletişim tarzıdır. Bazen de tartışmalara, kavgalara, hatta cinayete bile yol açtığı olmuştur. ‘Teyze kızına yan baktı bastım küfrü. Sonra aldı tabancayı vurdu beni polis bey; olay böyle cereyan etti.’ Kulağa tanıdık geldi değil mi?
Gelelim sahnede, perdede veya bir stand up şovda edilen küfürlere… Bir oyun izlerken küfürlerin dozu arttıkça seyircilerin kahkahaları da aynı oranda artıyor. Acaba insanlar küfreden birini izlerken neden bu kadar çok gülüyorlar? Bir kimsenin diğerine küfretmesiyle kendilerini daha rahatlamış hissedip gevşiyorlar mı? Geçen gün izlediğim bir oyunda küfür takıntısı olan bir karakterin söylediği her söze kahkahalarla gülünmesi garibime gitti. Seyirci bu konuda o kadar zayıf ki, oyun yazarları ve yönetmenler küfrü doldurunca seyircinin o oyundan bayıla bayıla, gülmekten karnı kasıla kasıla çıkacağını biliyor; kolaya kaçıyor bol küfürlüsünden yazıyorlar ya da sonradan oyuna ekliyorlar.
Sonuç olarak gerçek hayatta tüylerimizi diken, diken eden; zaman zaman kanlı bıçaklı olmamıza neden olan küfür, sahnede olduğunda komik bir kimliğe bürünüyor(!). Belki de seyircilere komik değil trajikomik gelmeli. Gülmeden önce neye güldüğümüzü bir kez daha düşünmeliyiz belki de.
Anlayana tabi…
Büşra ÇAM